Özgün İçerik Yazısı'dır Alıntı Yaptığınızda Lütfen Kaynak Gösteriniz!
İBADETİMDE MÜSLÜMAN OLMALIYIM
İslâm'da ibadet, mütevazılığın en son noktası ve ALLAH'ın (c.c) yüceliğini hissetmenin zirvesidir. ALLAH'ın (c.c) yarattıklarının kendi aralarındaki ilişkilerinde ibadetin büyük tesirleri olduğu gibi ibadet, yaratılan ile yaratıcı arasında bir bağlantı merdivenidir. Bu konuda, İslâm'ın rükünleri olan namaz, oruç, zekat ve hac ile insanın yerine getirmekle yüce ALLAH'ın rızasını kazanmayı amaçladığı ve O'nun dinine yöneldiği diğer ameller arasında fark yoktur. İslâm mantığı, hayatın bütün safhalarını ibadet ve itaatle geçirilmesini gerektirir. Yüce ALLAH şu âyetinde bunu ifade ediyor:
"Ben cinleri ve insanları, ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım. Beni beslemelerini de istemiyorum. Doğrusu rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak ALLAH'tır." (Zâriyât, 55-58)
"De ki, ,şüphesiz benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi ALLAH içindir." (Enam, 162)
İbadetimde gerçek müslüman olmam şöyle hareket etmemi gerektirir.
İbadetlerimin direkt olarak ALLAH'a (c.c) bağlı olması lazımdır. Bu, ibadetteki ihsan derecesidir. Hz. Peygamber'e (s.a.v) "ihsan nedir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur:
"İhsan, ALLAH'ı görüyormuşçasına O'na ibadet etmendir. Eğer sen O'nu göremiyorsan bile O, seni görür." (Müttefeku'n-aleyh)
İbadetlerimde alçak gönüllü davranmam, hakiki dosta kavuşmanın coşkunluğunu ve O'nun huzurunda boyun eğmenin lezzetini hissetmem gerekir. Hz. Aişe (r.a) şöyle buyurmuştur: '
"ALLAH'ın (c.c) elçisi Hz MUHAMMED bizimle konuşuyordu, biz de onunla konuşuyorduk. Namaz vakti geldiğinde sanki ne o bizi tanıyordu ne de biz onu tanıyorduk." Hz. Peygamber'in (s.a.v) şu hadisi de bu konuya işaret etmektedir:
"Nice namaz kılan kimseler vardır ki onlara namazlarından yorgunluk ve bitkinlikten başka bir,şey kalmaz." (Ahmed b. Hanbel: Müsned, II, 373)
diğer bir hadiste ise;
"Nice oruç tufan kimseler vardır ki orucunda aç kalmak ve susamaktan başka bir payı yoktur." buyurmuştur. (Ahmed b. Hanbel: Müsned, II, 373)
İbadetimi kalp huzuruyla yapmam lazımdır. Etrafımdaki dünya meşguliyetleri ve kederlerinden tamamen sıyrılmalıyım. Hz. Peygamber (s.a.v) şu hadisiyle bu konuya işaret ediyor:
"Yüce ALLAH, kalp huzuruyla namaz kılmayan kişinin namazına bakmaz. (Onu kabul etmez.)"(Müslim)
Ayrıca bu konuda;
"Namaz ahiretle ilgilidir. Namaza başladığın zaman, dünyadan ayrılmış olursun." denilmiştir. Rivayete göre Hasan Basrî şöyle diyordu: "Kalp huzuruyla kılınmayan namaz, sevap şöyle dursun acilen cezalandırılmayı gerektirir."
İbadetimde, kanaat etmeyen tamahkar ve doymak bilmeyen obur gibi olmalıyım. Yüce ALLAH'ın şu kutsi hadisindeki emrine boyun eğerek nafile ibadetlerde ALLAH'a (c.c) yaklaşacağım:
"Her kim Beni tanıyan ve ihlâs ile Bana kulluk eden bir kuluma düşmanlık ederse, Ben de ona harb ilan ederim. Kulum; sevdiğim şeyler içinde kendisine farz kıldığım ibadetleri yerine getirmesi kadar başka bir şeyle Bana yakın olamaz. Sonra kulum nafile ibadetleriyle de Bana yaklaşmaya devam eder. Nihayet Ben onu tamamen severim. Artık Ben kulumu sevince onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı derecesinde olurum. Diliyle ne isterse muhakkak onları da ihsan ederim. Bana sığınmak isteyince muhakkak kulumu korurum. Ben, yapılmasını istediğim hiçbir şey hakkında mü'minin 6lümü karşısındaki tereddüdüm gibi tereddüt etmedim. (Çünkü) kulum Ölümden hoşlanmıyor. Ben de kuluma acı gelen şeyi sevmiyorum." (Buhârî: Rikâk, 38)
Gece kalkıp geceyi ibadetle geçirmeye düşkün olmam ve alışkanlık haline getirinceye kadar, gece ibadeti için nefsimi eğitmem gerekir. Çünkü gece kalkıp ibadet etmek, iman ürünlerinin en kuvvetlilerindendir. Yüce ALLAH bu konuda şöyle buyuruyor:
"Muhakkak ki gece kalkıp ibadet etmek daha tesirli ve (geceleyin) okumak daha faziletlidir." (Müzzemmil, 6)
Yüce ALLAH başka bir âyette inanan kullarını anarken şöyle buyurmuştur:
"Onlar, geceleri pek az uyurlar. Seherlerde af dilerler." (Zâriyât, 17-18)
Başka bir âyette ise;
"Yanları yataklarından uzaklaşır, (gece teheccüd namazı kılmak için yanlarrnr yataktan ayırıp kalkarlar), korkarak ve ümid ederek Rabb'lerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır işlerinde harcarlar." buyurmuştur. (Secde, 16)
Devam edilmesi ve sık sık yapılması iyi ve sevaplı bir davranış olarak kabul edilen bazı nafileleri yapmam gerekir. Bunlar: gece namazı, kuşluk namazı, teravih namazı, Pazartesi: ve perşembe günleri oruç tutmak, hacda bulunmayan kimsenin arefe günü oruç tutması, aşure günü, şewal ayından altı gün, her kamerî ayın 13, 14 ve 15. günleri oruç tutmak, itikafa girmek vesâiredir.
Özellikle sabah vakti başta olmak üzere Kur'ân okumak için özel bir vakit ayırmam ve onun manası üzerinde derin derin düşünmem gerekir. ALLAH Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"...ve sabahın Kur'ân'ını (uzunca Kur'ân okunan sabah namazını) da (unutma.) Çünkü sabah namazı melekler tarafından görülür." (İsra, 78)
Kur'ân'ı düşünce, tevazu ve üzüntü ile okumam lazımdır. Çünkü Hz. Peygamber bu konuda;
"Kur'ân üzüntü ile nazil oldu. Kur'ân okuduğunuz zaman üzüntülü g6rününüz." buyurmuştur. (Ebû Nuaym, Hilye)
Kur'ân okurken yüce ALLAH'ın şu âyetini hatırlamanın gerekir:
"Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, sen, onun, ALLAH korkusundan baş eğerek parça parça olduğunu görürdün." (Haşr, 21)
Ve Hz. Peygamber'in şu hadisini her an hatırımda tutmalıyım:
"Kur'ân'ın haram kıldığı şeyleri helal sayan kimse, Kur'ân'a inanmamış sayılır." (Ebû Nuaym)
Diğer bir hadiste ise şöyle duyurulmaktadır: "Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur'ân okumaktır." Abdullah b. Mesut'un (32/652) rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Doğrusu bu Kur'ân, ALLAH'ın ziyafetidir. Gücünüz yettikçe onun ziyafetine yöneliniz. Muhakkak ki bu Kur'ân ALLAH'ın ipidir. Apaçık nur ve dertlere şifa veren faydalı bir ilaçtır. Kendisine sarılan kimseler için koruyucu ve ona tabi olanlar için kurtuluş vesilesidir. Doğru yoldan saptırmaz ki dilesin, eğriltmez ki eğrisi düzeltilsin. Onun mucizeleri (harikaları) bitmez, dillerde çok dolaşmakla eskimez. Onu okuyunuz. Çünkü ALLAH, okunması ile sizi mükafatlandırır. Her bir harfi için on mükâfat verir. Elif Lam Mim'in bir harf olduğunu söylemiyorum. Bilakis elif bir harf, lam bir harf ve mim bir harftir." (Hâkim en-Nisâburî)
Hz. Peygamber Ebû Zerr'e yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur:
"Kur'ân'ı okumaya sarıl. Çünkü o dünyada senin nurun, ahirette ise senin azığındır." (İbni Hibbân: Sahih, I)
Her işimde, dua etmek ALLAH'a (c.c) çıktığım merdivenim olmalıdır. Çünkü dua ibadetin özüdür., Dualardan hadiste bize intikal edenleri seçmeye önem vermem lazımdır. Yüce ALLAH şöyle buyuruyor:
"Rabbiniz buyurdu ki, Bana dua edin, duanızı kabul edeyim." (Mü'min, 60).
0 yorum:
Yorum Gönder
"Yorumlarınız Bizim İcin Degerlidir."
Yorumlarınız da;
1- Teşekkür Etmekten ya da Soru Sormaktan Çekinmeyin.
2- Türkçemizi en güzel şekilde kullanarak yorum yapacağınıza inancımız sonsuzdur.
3- Sorularınız cevapsız kalmayacaktır. Sayfa adresini unutmayın, yeter.
4- Nezaket sahibi biri olduğunuz burdan belli oluyor Yorumlarınızda da bunu görmek isteriz.
5-Herhangi bir yere üyeliğiniz yoksa Anonim'i Seçiniz.
İlginiz İcin Tesekkür Ederiz. MaviinciR